8 Haziran 2018 Cuma

7 Haziran 2018 Merkez Bankası Faiz kararları ve sonuçları.



en büyük sorunumuz istediğimiz cevaplar için doğru soruları soramamamız. soru sormak, aslında birisinden bir şey istemekten farksız değil mi? ki “elde edemeyeceğin hiçbir şey yok yeter ki istemesini bil” diye bir söz var çok sevdiğim. neyse gaz ve tozdan geliyorum farkındayım, o yüzden fazla bulanmadan dilim döndüğünce bir işletmeci olarak ülkenin içinde bulunduğu faiz-enflasyon sarmalını bunun günlük hayata etkisini basit düzeyde anlatmaya çalışacağım.

enflasyon, fiyatlar genel düzeyinin sürekli olarak artmasıdır. yani fiyat artışı sürekli olacak ki enflasyon olsun ok?

iktisadi literatürde 2 tür enflasyon vardır.

1) talep enflasyonu 2) maliyet enflasyonu

adı üzerinde bir tanesi fazla arzu edilen malın fiyatının artması diğeri ürünü veya hizmeti oluşturan girdi maliyetlerinin artması.

şimdi bu durumda eğer ortada bir talep enflasyonu varsa mb faiz arttırarak borçlanma maliyetlerini yükseltir ve talebi düşürür; yani kredi kartı faizinin arttığını dolayısıyla alacağınız şeyin daha maliyetli olmasından dolayı almamanızı (mb’nın sizi vazgeçirdiğini) düşünün. bu tip bir durumda faiz ile enflasyon arasında ters korelasyon vardır yani faiz artarsa enflasyon düşer. ok mi?

tersi durumda ise(maliyet şeysi) faiz arttığında enflasyon da artacaktır. niye mi? faiz arttığında halihazırda zaten yüksek olan ve buna istinaden artan girdi maliyetlerine bir de borçlanma maliyetlerinin artışı eklenecektir ki (çifte kavrulmuş lokum gibi düşünün) adam üretmek için daha çok para harcayacak bu da ürün veya hizmetin fiyatını iyice yükseltecektir.

(tam yerine rast geliyoruz sıkı durun)

doğru soruları soracaktık değil mi?

1996 asya krizinde yerle yeksan olan güney kore o günden bugüne gsmh’sını %1000 gibi hayvani bir şekilde nasıl büyüttü?

güney kore yüksek teknolojiye yatırım yaparak ülkedeki iş gücünün üretime katılımını en üst düzeyde ve verimli kıldı. marjinal faydası yüksek (katma değerli) ve sürekli gelişime açık bir yatırım stratejisiyle değerli dünya markaları yarattı ve sattı (samsung,hyundai)

peki biz neden çekik gözlü abiler gibi olamıyoruz?

2008-2013 yılları arasında amerikan merkez bankası bütün dünyaya harcasın diye para saçtı, faizleri indirebildiği kadar indirdi. bu hem 2008 den sonra düşen talebi canlandırmak hem de yatırım yapmak isteyenlerin önünü açan yeni dünya için önemli bir adımdı. bir çok ülke tıpkı güney kore gibi bu parayı alıp teknolojiye, dönüştürebilir enerjiye yatırırken (çin) biz “ betona “yatırdık ve günlük yaşantımızın tüm gereksinimlerini ihraç eder olduk. ihtiyaçlarımızdan kastım olmazsa öleceğimiz şeyler(cep telefonu, araba, kıyafet, vs) ve ölmeyeceklerimiz de var (saman,pirinç, domates vs) bahsediyorum. özetle aklınıza gelen her şeyi dışarıdan alıp tükettik. şiştikçe şişen yedikçe doymayan, ya da alış veriş bağımlısı bir kadının yaptığı gibi o kredi kartı limitini dibine kadar bir daha paraya çevrilemeyecek şeylere harcadık. ve borçlandık, deli gibi borçlandık. o borçları ödemek için paraya çok ihtiyacımız oldu, 2013 ten itibaren değirmenin suyu kesilince de o para! bulunmaz oldu.

peki ne bu para?

dolar arkadaşlar. dünyanın para birimi ve bizim o borçları kapatabilmek için buna bir eroinmanın “mala” ihtiyacı olduğu gibi “ihtiyacımız” (talebimiz) var.

ne dedik bir şeye talep artarsa o yükselir. kaldı ki önce den gelen öyle bir borç sarmalı var ki bırak vadeli borçlarımız için forward döviz taleplerini şu anda kısa vadede ihtiyaç duyduğumuz doları bile bulamıyoruz.

sermaye bir işletmenin (devletin) devam edebilmesi için olmazsa olmaz şarttır ve biz sermayeyi yedik. faiz arttırımları zamanında yapılmadığı için bu sarmala girilmedi (eksik olur) bir zamanlar var olan sermaye doğru yerlere kanalize edilmediği ve siyasi çıkarlardan dolayı faiz baskılandığı (dolayısı ile bir zamanlar var olan sermaye de kaçtığı) için buralardayız. gidişat seçimlerden sonra çok derin bir krizin son sürat geldiğini yansıtmaktadır. hepimize geçmiş olsun.



bazı sorular ve cevapları:


hangi faiz arttı?
merkez bankası'nın bankalara para verdiği başlıca kanal olan haftalık repo ihalesi faiz oranı %1,25 oranında arttı.


bu faiz artışı diğer faizleri nasıl etkiler?
en başta bankaların maliyeti artacağı için diğer faizler de artacak. mesela konut kredisi faizleri yükselecek.


bu karar döviz fiyatını nasıl etkiler?
döviz fiyatlarındaki artışın nedenlerinden biri, siyasetin faiz oranlarının düşürülmesi yönündeki baskısı ve merkez bankasının bu baskıya boyun eğmiş olduğu görüntüsü idi. merkez bankası çılgınca faiz artırarak "ben bağımsız hareket ediyorum" mesajı vermiş oldu. bu dövizi düşürücü etki yapıyor. ayrıca türkiye'de faiz artınca, bu faizden faydalanmak için yurt dışından para girişi olur. bu da kuru düşürücü etki yapar. ancak döviz fiyatı şu anda pek çok farklı parametreden etkileniyor.


bu karar borsayı nasıl etkiler?
normalde faiz artışı ekonomiyi yavaşlatıcı bir etki yaptığından, faiz artışlarının borsayı düşürmesi beklenir. ancak bazı başka sebeplerden ötürü ilk tepki borsanın yükselmesi oldu.


bu artış ekonominin genelini nasıl etkiler?
faiz artarsa krediler azalır, tüketim daralır, yatırım harcamaları ertelenir. sonuçta büyüme olumsuz etkilenir. yani gelirin düşecek, işten atılma riskin artacak, maaşına zam alamayacaksın. (burada bir soru da ben sorayım: peki neden herkes faizin yükselmesini bu kadar istiyor?)


bu artışın enflasyona etkisi ne olur?
faiz artışı talebi olumsuz etkileyeceğinden enflasyonun düşmesi beklenir. ayrıca faiz artışı döviz kurlarını da düşüreceğinden fiyat artışları sınırlanmış olur. (yani ithal fiyatı düşeceğinden alacağın cep telefonu daha ucuz olacak ama kazancın da düşeceği için o telefonu yine alamayacaksın.)


faiz artınca rte gider mi?
belki gider ama nedeni faiz artırımı olmaz. seçime iki hafta kaldı. para politikası kararlarının 6-9 ay içinde etkisini gösterdiği kabul görüyor. bundan sonra alınacak kararlar seçimi etkilemez.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder