demokrasi iyidir hoştur ancak kötü niyetli kişilerin eline geçti mi, eğitimsiz halktan gücünü alarak totaliter bir zorba rejimine dönüşmesi ve sürekli istikrarsızlığa yol açması gibi tehlikeleleri oldukça fazladır ve bunların bizzat yaşandığı bir ülke bilinmektedir.
kitabına harfi harfine uyulmuş 'demokratik' aristokrasi sistemiyse insan aklına çok daha yatkın gelmektedir. tıpla ilgisi ve bilgisi olmayan adamlar nasıl ki doktor seçemez, hukuki eğitimi ve bilgisi olmayanlar nasıl ki kimin hakim kimin savcı olup olmayacağı seçemez (muz cumhuriyeti hariç) o halde nasıl olur da devlet yönetimi ile ilgi alakası, bilgi ve tecrübesi olmayan, zerre olsun kültürü, uygarlık düşünceleri olmayan adamlar devletin en önemli mekanizmasını seçme hakkına sahip olabilir?
"demokrasinin temel ilkesi, herkesin eşit olarak hükümette yer alabilmesi ve kamu politikasında sözü olmasıdır. bu, ilk bakışta pek güzel bir düzen gibi gelir; ancak halk, en iyi yöneticileri ve en bilgece tutumları seçebilecek ölçüde yeterli eğitim görmediğinden, demokrasi kısa sürede zorbalığa ve otokrasiye dönüşebilir."
yaşıyor, görüyor ve tecrübe ediyoruz ki demokrasinin sadece adı var. demokrasi öyle bir şeydir ki kötü niyetli kimseler demokrasiyi kullanarak demokrasiyi fiilen ortadan kaldırabilir, hele ortam buna müsait ve halk dünden güdülmeye hazır şekilde buna razıysa işte o zaman demokrasi, hayalet demokrasisine dönüşür.
"halka gelince, anlayıştan yoksundur. sadece yöneticilerinin, akıllarına esip de onlara söyledikleri şeyleri tekrarlamakla yetinirler. yığınların yönetimi, devlet teknesinin, üzerinde yüzeceği fırtınalı bir denizdir. her söylev rüzgarı, suları harekete getirerek geminin rotasını değiştirir. böyle bir demokrasinin sonucu zorbalık ve otokrasidir. yığınlar dalkavukluktan öyle hoşlanır, öylesine tatlı bir dile açtırlar ki, sonunda kendine "halkın koruyucusu" diyen en düzenbaz ve vicdansız bir dalkavuk, en üstün yetkiyi ele geçirir. "
"hastalandığımızda en yakışıklı ya da en güzel konuşan hekime değil de, bu konuda özel eğitim görmüş, alanında en yetkin en usta bir hekimi seçeriz. peki vücudumuzdan pek de farkı olmayan devletin hastalanması durumunda yığınların, ağzı laf yapan karizmatik lideri, devler yönetiminde alanında yetkin ve bilge lidere tercih etmesini nasıl açıklarsınız?" (7 düvel tarafından kandırıldıği için sürekli yanlış tedavi uygulayan ve hatalarından dolayı sürekli hastalarım bizi affetsin diyen bir hekim düşünün, bu hekimin bedeninizi korumak ve tedavi etmekle görevlendirilmesini ister miydiniz?)
işte burada uygulanması zor fakat bir kere uygulandı mı tadından yenmeyecek olan aristokrasi girer. öncelikle aristokrasi ile demokrasi arasındaki en temel fark nedir? demokrasilerde daha çok devletin başına geçmeye ihtiyacı olanlar devletin başına geçer. aristokrasi ise iktidara ihtiyacı olmayanların iktidara geldiği bir sistemdir. şöyle ki her şeyden önce ilk çocukluktan beri gönüllü olması istenir, devlet yönetmenin kutsal bir görev olduğu vurgulanır ve çocukluktan itibaren eğitime tabi tutulurlar. elbette 'öncelikle' kimsesizlerden, ailesi olmayanlardan seçilir bu çocuklar, böylece ileride devletin başına geçmesi durumunda ailesine özel muamele uygulaması söz konusu olamaz. böylelikle belli bir ailenin, zümrenin kast sistemiyle ülkeyi yönettiği avrupavari aristokrasiyle karıştırmamak gerekir gerçek aristokrasiyi.
aristokraside tam bir fırsat eşitliği vardır, o yüzden demokratik aristokrasi de diyebiliriz. uzun yıllar süren gerek mesleki gerek kültürel gerek felsefi genelde dünyevi konularda aldıkları eğitimden sonra yeteneklerini ispat edip üstün başarı gösterenler yöneticiliğe aday olabilecektir. kitlelerin oyuyla ya da hile hurda ile değil, yalnızca kendi emekleriyle oraya geleceklerdir.
devletin tüm yöneticileri, siyaset adamları bu uzun çaplı eğitimden gerek fiziki gerek zihni sınavlardan geçtikten sonra devlet yönetiminde söz sahibi olacaktır. ancak başta belirtildiği gibi bunların devlet yönetimine girmeye ihtiyaçları olmayacaktır, yalnızca yaşamlarını sürdürebilecek miktarda asgari bir ücret almaları gerekmektedir, kendilerine ayrılmış site lojmanlarında yaşamaları fuzuli giderleri daha da kısaltacağı için devlet yönetimine daha fazla ilgi göstereceklerdir. yöneticiler evlenebilse bile devletin en başına geçecek liderin hiç evlenmemiş olması şart koşulacaktır. unutmayın, bunlar sıradan halk için ağır koşullar olabilir ancak devlet yönetimini sıradan halkın koşullarına indirgemek çok daha büyük sorundur. devleti yönetecekler her şeyden önce gönüllüdürler ve mal mülk herhangi bir maddi üstünlük elde edemeyeceklerini baştan kabul etmek zorundadırlar.
uzun yıllar gördükleri eğitim ve birçok kişiyi eleyerek ulaştıkları devlet yönetimde söz hakkı sahibi olmaları bile onların sınavını ve eğitimini bitirmeyecektir. günümüzde memurlara uygulanan işlerinde daha iyi olmaları maksadıyla teşvik görevi gören sürekli üst kademeye terfi etme durumunun çok daha gelişmiş ve devlet yönetimine adapte edilmiş hali söz konusu olacaktır. devletin en üst kademesindeki lider ya da başkan diyebileceğimiz kimse de tüm bu terfi aşamalarını uzun yıllar süren gayret sonrası aşabilmiş, devlet yönetiminde geniş çaplı bir birikim ve olgunluk kazanmış bir avuç üstün yetenekli insan ulaşabilecektir. bu insanın 55-60 yaşından genç olmaması olmazsa olmaz şarttır, devlet yönetimi şarap gibidir, ne kadar pişerseniz (yıllanır) o kadar birikim ve bilgelik, olgunluk kazanırsınız.
elbette devlet yönetimindeki kademeler, üstler astlar arasında da bir oy hiyeralşisi söz konusu olacak, sözgelimi 9.seviyeden bir yönetici ile 3.seviyeden bir yöneticinin oy değeri aynı olmayacaktır. ancak tüm kademeler görüş bildirecek, teklif- yasa tasarısı ileri sürme hakkına sahip olacaklardır o teklifin ileri sürülmesi için kendi kademelerinden ya da üst kademelerin katkısıyla belli bir oy aldıktan sonra tabi. buna karşın son sözü yalnızca belli bir kademeye yükselmiş bir avuç bilge söylecektir. bunlar onlarca yıl süren ayıklanmada sağsalim kalabilmiş birer üstatlardır, devlet yönetiminde son sözü söyleyecek, son atışı yapacak ve böylelikle hastalanma tehlikesi olan devleti alanında en usta hekimler tedavi edecek, işleyişine karar vereceklerdir.
bunların modern devlete adaptasyonu belli noktalarda değişikler ve eklemelerle pekâlâ yapılabilir, fakat yapılır mı? zayıf yöneticilerin çoğunluğu elde ettiği bir ortamda güçlü yöneticilere fırsat bırakmamak için elbette zayıfları koruyacak, güçlülerin yolunu tıkayacak bir takım alaverelerle engel olacak, müsade etmeyeceklerdir. (mhp ve muhaliflerin sürecini hatırlayın.)
velhasılkelam, bu sistemin, demokrasiden çok daha faydalı ve doğru olduğu açıktır, ancak demokrasi adı verilen yönetimler kadar hayata kolayca geçirilmesi zordur. zor olduğu için de en faydalıdır, hiçbir güzel şey kolayca elde edilemez. fakat bu sistemin pratikte zor gözükmesi onu ütopya kategorisine sokmaz, bu sistem gerçekler ile ütopyalar arasındaki bir köprü gibidir diyebiliriz. çözülmesi sıkıntılı en kilit nokta, eğitim ve atama işlevini görecek mekanizmanın tam takır, sağlam, adil ve olması gerektiği gibi yürümesini sağlayabilmektir. belki de ütopyaya yaklaştıran budur.
işbu not: tırnak işareti ile belirtilmiş paragraflar bizzat platon'un düşüncelerinini içeren, derlenmiş ancak hiçbir yorum katılmamış kısımlardır."
sözü, bu sistemin fikir babası olan platon ile bitirelim o halde,
"filozoflar kral, krallar filozof olmadığı müddetçe hiçbir şey iyiye gitmeyecektir."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder