31 Ağustos 2012 Cuma

30 ağustos Zafer Bayramı vesilesi ile

     30 ağustos geldi.. Geldi de bana mı geldi ayol!! Bana her gün Bayram diyen Devlet erkanı hiç sallamadı. Durumu. Zaten 23 nisan 19 mayıs 29 ekim filan hep fasafiso bunlar. İmam cemaat ilişkisi..

Adam Baştan dedi diyeceğini.. Hemde herkesin okumadığı bir gazeteye değil işporta bir gazeteye..Koooskoca Guardian a




Ahanda yukarda..


okuyamıyom olm minnacık yazmışsın diyenler..

(copyright guardian newspapers, limited nov 27, 1995

he welfare party is on course for a green revolution in next month's general election, writes jonathan rugman in ankara
the guardian (manchester); nov 27, 1995; jonathan rugman; p. 009 



TURKISH ISLAMISTS AIM FOR POWER

The Welfare Party is on course for a green revolution in next month's general election, writes Jonathan Rugman in Ankara

The Guardian (Manchester); Nov 27, 1995; Jonathan Rugman; p. 009

Full Text: (Copyright Guardian Newspapers, limited Nov 27, 1995)

ABDULLAH GUL is dressed in a well-cut suit and tie. The MP may be the deputy leader of Turkey's Islamic revivalist Welfare Party, Refah, but he speaks good english and seems to have been schooled within the political traditions of the West.

Such is his charm that Mr Gul is often given the task of explaining Welfare's policies to suspicious foreigners. Yet his message is unmistakably radical, a direct challenge to Turkey's unique status as the only secular democracy among 52 Muslim countries.

"This is the end of the republican period," Mr Gul says flatly. "If 60 per cent of Ankara's population is living in shacks, then the secular system has failed and we definitely want to change it."

With a general election less than a month away, and Welfare performing well in the opinion polls, Mr Gul's message cannot be ignored.

An opinion poll by the True Path Party of the prime minister, Tansu Ciller, puts the Islamists in second place, 3 per cent behind True Path, while other parties rank Welfare first.

Last year Welfare made sweeping gains in local elections, winning the mayoralties of Ankara and Istanbul and 20 per cent of the vote. Next month it is aiming for 30 per cent - enough to form Turkey's next government.

That percentage will probably be difficult to achieve, because of the vote is fragmented between numerous left and rightwing secular parties, which have, however, not united to combat Welfare.

Fifteen years after the last military coup, many Turks are disillusioned with the failure of secular politicians to tackle their mounting social and economic grievances. Analysts agree that Welfare will attract a large protest vote.

"They are a serious political force," said a Western diplomat in Ankara. "Very purposeful, very organised. They are preying upon real structural problems that need to be solved. If Welfare comes to power, will it still be one man, one vote?"

The party says it wants to abolish un-Islamic bank interest rates and pull Turkish troops out of the war zone of the mainly Kurdish south-east, where vague talk of "Muslim brotherhood" between Turks and Kurds has won it much support.

Mrs Ciller is standing on a rightwing law and order platform, with leading security chiefs standing beside her as candidates. She has taken tea with religious leaders and is anxious to present herself as a good Muslim. But in Europe she presents the election as a straightforward contest between pro-Western reformers and Islamic fundamentalism.

Her opposition to fundamentalism has won her broad secular establishment support, including that of Cefi Kamhi, an Istanbul industrialist and the first Turkish Jew attempting to enter parliament since 1957. "I see Welfare as the major challenger," Mr Kamhi says.

Welfare's leader, Necmettin Erbakan, is vehemently anti-Jewish and has blamed Christian Armenians for Turkey's social ills.

"Europe is a continent of drug addicts - a cauldron of intrigue and oppression," Mr Erbakan said recently, describing Welfare's mission to "forge the world unity of Islam and rescue the West".

Oguzhan Asilturk, one of 38 Welfare MPs in the 440-seat parliament, refuses to rule out the possible introduction of Islamic sharia law, because, he says, he does not want to hurt the feelings of Welfare's supporters.

At the municipal level, Welfare has been more restrained - championing headscarves against mini-skirts, promising to ban prostitution, describing ballet as indecent, demolishing "obscene" statues and painting bollards in Istanbul an Islamic green.



e yok hacı be yabancı sözlü müzik sevmiyorum ben  hem anama bacıma sövüyolar belki ne biliyosun diyorsanız..Bu grup yeni anneni tanıyor olamazlar diyorum.


eeeeveet çocukklarr Fight Club :DD [Bu ne la şimdi diyenler için (http://www.facebook.com/video/video.php?v=125604424168391)]

Adam demiş bilader..Coşmuş gitmiş yani..  Sen şimdi bu adamdan kalk gel bayram var seyran var protokol filan diyorsun..

..Yani buradan bir cacık çıkmayacak. .. yani cacık olmaz..


Vel hasıl kelam gidiş hat belli zaten. Ama göre bilecek göz var mı? E yok güzel kardeşim yok diyoruz işte.. Hadi gelin bir otobüse binelim.. Ne biliyim bir alış veriş merkezine girelim. Konu hep şuna geliyor.. YOK canımm ona da cesaret edemez??? Kim La kim..  Nasıl cesaret edemez?

Cesarete gerek mi var olm..!!?? Ne cesareti... Dur bak senin videonu gönderiyim sana.. Al izle bak bu sensin Bu yazıyı okuyan








Naber lan pörtlek..???!!  Nasıl iyi mi suyun?  Bu suda banyo yapılır mı? ısındı mı iyice? 

Hadi bunu bilmiyordun Hiç mi star wars seyretmedin lan? Senatör Palpatine ????




Lan olm onu da geçtim.. V for vendetta ?


Adamları korku içersinde tutuyorlardı ki kafalarını kaldırmasınlar..




Şimdi bakın bakalım olaylar nasıl gelişmiş..???



Şuanda 93 şehit 2012 senesinden.

2011 de 120!!!!



Buradan tasdik edebilirsiniz

http://www.sehitlervegaziler.gov.tr/album.aspx?Sayfa=9&arama=1&kategori=D_i1_g1ER%20_s1EH_i1TLER_i1M_i1Z


Hiçbir şey yokken ortada açılım.. Durup dururken kürtaj... sezaryen doğum!!! nooooluuyoruz lan demiyor musunuz olm??

Nolluyoruz olm lan???  birden savaşlar bitiverdi etrafımızda... Komşular karıştı.. BOP yavaştan hayata geçiyor..


tampon bölgeler oluşuyor??? Olaylar olaylarr...(bune amk şimdi diyenler için geliyor 




EEEEEE  O DEĞİLDE... BU SENE FENER ALEXİZ NAPCAK OLM????  GALATASARAY MANYAK TRANSFERLER YAPTII HEE..!!!!

        EĞER YUKARIDAKİ PARAGRAFA """HAKKATEN LAN DİYE KATILIP LAFA GİRİYORSAN.. SENİN BEN GELMİŞİNİ GEÇMİŞİNİ 7 CİBİLLİYETİNİ......

    GİDİYORUM LAN BEN!!!



23 Ağustos 2012 Perşembe

Şehitlerin isimleri açıklandı

  Şehitlerin isimleri açıklandı. Hepsi teker teker göz yaşları ile uğurlandı. Törenler yapıldı.Ağıtlar yakıldı. Ancak yanan tek yer düştüğü yerdi ateşin. Nefes filminde söylediği gibi "45 saniye" 45 saniyeliğine kahraman olursun diyordu.. onlar bizim adını 45 saniye duyup "yazık, gencecik" diye hayıflanıp sonra unuttuğumuz ancak ailesinin hiç unutamadığı kahramanlar..

      İşler nasıl bu hale geldi.. 2002 yılında biten terör nasıl oldu da 10 sene sonra toplandı hortladı. Gaziantep e kadar gelip bomba kurar can alır oldu.. Yarayı kim kaşıdı.. Kim açtı açılımı ? Daha iyi olması gerekirken nasıl daha kötüye gitti.?

    Çok basit sorular bunlar cevapları açık ve basit. Ancak SALAK olmak gerekir anlamamak için... Adam BAS BAS bağırdı BOP başkanıyım BOP başkanıyım diye... BOP nedir.? ahanda ne açıklayacağım bak..

ahanda wiki.. nekadar özgür olduğunu düşünüyorsan artık..


adam oturmuş videoyla anlatmış



      bak bak bitmedi bu da bop un teeeee fiii tarihindeki haritası...



    Tekrarlıyorum.. MAL olmak lazım olayı anlamamak için. Adam geldi.. Zemini hazırladı.. Açılım dedi gak dedi.. guk dedi.. Irak sömürüldü öküz gibi baktı.. Libya müttefikti  içeriden çöksün diye açık açık para yardımı yaptık dedi. Suriye çöküyor aba altından sopa göstermeler abuk subuk uçağımızı düşürdü replikleri..

    Salak olmak lazım  oyunu görmemek için. SALAK!!!!  Salak yerine koyuyorlar bizi..%51 i salak olan milleti %100 salak yerine koyuyorlar.. Yapacaklarını alenen ulu orta yapıyorlar. Ses çıkaranı sindiriyorlar. Askeri kuvveti çökertip sömürgeye hazırlıyorlar ülkeyi..

        Biz ATATÜRK bekleyelim halaa. SALAK gibi.Kimse yarın sabah gideceği işini bırakmasın... Herkes zamanında yetişsin. Akşam ekmeğini alsın evine götürsün. Televizyonu açıp 45 saniye kahramanlara bakıp Bu sene kim kimi transfer edecekmiş ona baksın..  GERİZEKALI!!!!! Evet evet gerizekalısın arkadaşım sen..!!!!   Vallahi gerizekalısın...

Al olm al şu aynı anda 5 şehit verilen online gazete.. manşet nerede???



Hani olm şehit haberii... Hani????? olay futbolcuda gelişmeymiş..... Allah ın salağı....  Adamlar uyutuyor senii ayakta.. Elimizi taşa sokmayalım.. Hiç.. Vakit söylem vakti mi? EYLEM vakti eylem..!!!


Öldü mü bütün Deniz Gezmişler...Ölmüş....Ölür.. Biz astık çünkü...bir darbe bizi 50 yıl geriye götürür mü?  Götürse ya...75 yıl geri götürse....Komple her şeyi ile.. İnsanları ile.. Kurumları ile.. Fikirleri ile....

Olsa ya darbe.... Olsa ya sıkı yönetim... Ekmekler karne ile dağıtılsa ya.. Başımızdaki 35 yaş üstü adamların hepsi gitse ya...  Geri kalanları BOŞ BELEŞ olarak ayıklandıktan sonra kursak ya meclisi tekrar..

    Benim Kaybedecek neyim var??? Hiç bir şeyim.. Zengin olup gözünü para hırsı bürümüş kapitalist şerefsizler düşünsün.. Bayramda işçisini çalıştıran, sigortasını hiçbir güvencesini yaptırmayan tatil istediğinde kapının önüne koyan üç kuruşa köpek gibi çalıştıran öğle yemeğini iş yerinde verip 15 dk da bir bitmedi mi yemek faslı diye kontrole gelen düşünsün..  Ki böyle Orospu çocuğu çok..

  

17 Ağustos 2012 Cuma

Doğum Günü Mesajları

       Kimin işine geliyorsa o  organize eder doğum günlerini. Hatta çocuklar daha bu konuya anlam veremedikleri zamanda başlar doğum günleri. Aslında hep sizinle ilgili midir orası da meçhul ama doğum günlerini ilk anne ve babaların organize ettiği gerçek.

   İlk anne baba organize eder doğum günlerini. Siz belki 1 yaşındayken hatta 15 yaşına kadar sürebilir bu. 5 yaş üstünü çocukları sevindirmek ona hediye almak olarak lanse edebilirsiniz de bu yaştan öncesi bu konu hakkında ciddi su götürür. Bu yaştaki çocuklar var yada yok bilmezler onlar için fark etmez hele ki 1-2 yaş daha çok az şeyi yeni kavramaya başlamıştır. Kaldı ki henüz kendi fiziksel ihtiyaçlarını gideremeyen bir çocuğun yaptığınız şeyler için size minnet duyması ya da kin gütmesi pek mantıklı değil. Peki neden yapılır doğum günleri?

   Başta özet geçtik ya işte ..Kimin işine geliyorsa o organize eder.  Bebeklik dönemlerinde Anne baba yapar.. Çünkü Bir gurur nişanesidir. Bak biz bir varlık ortaya çıkardık. Ki bu tamamen acizdi öldürmeden de tam olarak güneş takvimine göre 1 sene yaşattık. ŞİMDİİ ONLARR DÜŞÜNSÜÜNN!!

      2-3 yaş içinde geçerli olabilir bu söylem..ancak çocuk bilinçlendikçe bu olay bir zorunluluk haline gelir. Çünkü hediyeler alınır o gün o çocuk ilgi manyağı yapılır. E iyilikten maraz doğar tabi. bir kere alıştırdın mı bir daha bırakamazsın. Çünkü çocuk artık minnet duymayı da kin gütmeyi de öğrenmiştir. Bundan sonra akabinde gelişen olaylar hızlıdır. Her sene aynı ritüeller tekrarlanır değişen hediyeler ve mahiyetleridir. Mesela bir kız çocuk 6-7 yaşındayken bebek makbul bir hediye iken 12 yaşındaki bir kız bunu ona aldığınız için gözünüzün içine bakabilir herkesin içerisinde ona verirseniz o baktığı gözünüzü bile oyabilir..

   Ergenlik incelikli bir şekilde atlatıldığında geriye genç yetişkin dediğimiz kısım gelir ki bu doğum günlerinin en civcivli olduğu dönemdir. Erkek yada kızların kaynaşması birbirine kur yapması  sosyal kişilik filan dediğimiz şeyin şekil bulması hep bu döneme denk gelir. Bu yüzden evin dışına taşmalar barlarda ve diğer açık alanlarda kutlama istekleri hep bu zamanda ortaya çıkar.

  Sonrası yetişkinlik dönemidir ki artık çok da fazla ehemmiyet verilmez bu günlere. Nihayetinde bu evrelerde kendisi bir varlık meydana getirmişlerdir ve onun zafer kutlamaları artık yerini almıştır kendi zafer kutlamasının. İşte tam da bu zamanda ortaya kurtarıcı gibi çıkar doğum günü mesajları.  Çok önemli değil ama unutulacak kadar da önemsiz olmayan bu günlerde kutlamalar dogüm günü mesajlarına dönüşür ve  günü kurtarır.

   Demek istediğim Belli bir yaştan sonra çok önemsemiyorsunuz bu günleri. Belki de organize etmek için yüzünüz tutmuyor ya da bir sebep göremiyorsunuz organize etmeye değer. Hayat nasılsa yaşanıyor istesekte bitiyor istemesekte..

    HAYAT ÇATLAK BİR BARDAK SU ; İSTER İÇİP BİTİRİRSİN İSTER AZALIP GİTMESİNİ İZLERSİN

16 Ağustos 2012 Perşembe

Müşfik KENTER Vefat Etti.

                   Facebookta bu paylaşımların arttığını görünce bildiğin Telaşlandım. Ulan yok değildir dedim. Bir gayret açtım gazeteleri. Manşetlerde göremeyince ufak bir tebessüm ettim, bir oh çektim derken.. Aşağıdaki küçük kare gözüme takıldı. Her zamanki bilindik gülümsemesi ve mükemmel sesini tanımlayan görüntüsü ile orada duruyordu işte. Altındaki başlığı okumaya gerek kalmamıştı ne yazdığı zaten tahmin edilebilirdi böyle büyük sanatçılar için. Onlar Gazeteye kolay kolay çıkmaz çıktıklarında da ancak ölüm haberi ile gazete yer bulurlardı. Üzüldüm.. Hemde çok.

    Müşfik KENTER Vefat Haberi


 Ben evde yalnız büyüdüm. Sokağa hiç çıkmadım. Sokak arkadaşım olmadı benim. Misket oynamadım.Çelik çomak oynanırken izledim sadece, İstop, yakartop, ebelemeç, maç ha keza... Annem Babam çalışltıkları için üstümden kilitleyip giderlerdi kapıyı.Olsun üzülmezdim ama yalnız değildim çünkü. Edi vardı,büdü vardı, kurabiye canavarı vardı,minik kuş vardı,uzay süvarileri,yakari vardı ,Okumayı bile onlar öğretti bana.Gerçekten diyorum Şaka değil. daha okula gitmeden 4 yaşındayken babamın kulladığı arabanın arka koltuğunda teyzemin kucağında otururken Susam Sokağındakilerin gösterdiği gibi heceleyerek KIRMIZI ÜZERİNE BEYAZ HARFLERLE sanki benim okumam için KOCAMAN yazılmış YANGIN kelimesini okumuştum. Arabanın içerisinde bir neşe koptu.. ardından ÇÖP geldi. Ardından YOKUŞ..

HAA birde ALF vardı... Alf i okadar çok severdim ki bana benim ebatımda olan peluş oyuncağını almışlardı. Sokaktaki her kedi ŞANSLI ydı benim için. Belkide Müşfik Kenter bu yüzden benim 

hayatımda bir kilometre taşı. Belkide ölen çocukluğumun bir parçası.


13 Ağustos 2012 Pazartesi

İstanbul Sele Teslim

              Neyse ki arabanın içerisindeydik. 12 08.2012 tarihinde 15:22 sularında Okmeydanı nı yeni geçmişken Mecidiyeköyden geçerken "aha hava karardı akşam oldu" esprisi yapmamıza yetecek kadar havayı karartan bulutlar yükünü bırakmaya karar verdi. Ama nasıl bir karar.. Bardaktan boşanırcasına terimi ancak terim olarak kalabilir yanında.Bildiğiniz Aracın ön camına biri dayamış hortumu su tutuyor. 100-120 ile ilerlerken yolda herkes yaktı dörtlüleri başladık 20-30 civarında hızla seyretmeye. Hatta kimisi çekti sağa bekledi yağmurun dinmesini. Zaten çok uzun süre yağmadı. Birde o şiddetle yağsaydı  Allah muhafaza İstanbul Küçük Kıyamet filmini çekiverirdik oracıkta.






      Yağmur sonrası durum felaketti tabi.. Kartal-Kadıköy Metro Hattı için "Dünyanın hiç bir yerinde bu denli büyük metroları belediye yapmaz eheheheh" diye böbürlenerek göğüs kabartan belediyenin her yağmurdan sonra kanalizasyonların taşmasını "Allah ın bir hikmeti biz neeeaaaabballımm.." diye aradan sıvışarak çıkan edasını gözümün önünde görür gibi oldum yine. Şöyle bir durum da var. Metrobüslerin Sadece metrobüslerin otobüs ve metroların demiyorum evet sadece metrobüslerin 1 senelik devrini verseler bana İstanbul u baştan inşa ederim o ayrı bir mevzuda , Bu belediyenin devletten aldığı ödenekleri saymıyorum bile.Sonra çok çalıştık. Birader Adamların içerisinden araba geçecek kadar büyük kanalizasyonları var lan!!?? Neyin peşindesin..Metro da aç sana açma demiyorum ama Hobi olarak aç.. Önce kanalizasyon ağını bir genişlet. Bir şehre altyapı yap.Sonra canın sıkılıyorsa yine metro yap. Aslına Maloz gibi çarpık kentleşmeye izin vermeyip doğru dürüst bir şehir planlamacılığı yapsaydın tee Kartal a gitmek zorunda kalmazdı daha az sayıda organize binada daha güzel şehirlerde ve evlerde daha çok ve daha rahat yaşardı insanlar ama  neyse..Tek senin suçun da değil hani senden öncekilerde de var bu suç.




Velhasıl Kelam daha sebebi ile birebir yüzleşmediğimiz ancak sonucuna çokça rastladığımız bir olaya şahitlik etmiş olduk.

               



10 Ağustos 2012 Cuma

Vatana Millete Hayırlı Olmak

        Bebek Doğar arkasından gelen iyi temenniler içerisinde; Analı babalı büyütsün,kaderi güzel olsun,hayırlı evlat olsun ve belkide en manidarı Vatana millete hayırlı bir evlat olsun değişir sırayla sıralanıp tebrikler pekiştirilirdi.

       Şimdi görüyorum bu sözü hatırlayan bile kalmamış.Gayet normal geldi bana bu. Lafız söylenirken ki durumda devlet baba olarak görülürdü. İnsanlarlar ellerinden geleni yaparlar çaresiz kaldıklarında devlet baba bize yardım etsin derlerdi. çaresizlikti devletten yardım istemenin limiti. Hatta bir reklam vardı şimdi buldum paylaşayım hemen.



Çok güzel açıklamış bu reklam demek istediğimi. Bu fakr u zaruret içersinde bile yardıma gerek görmüyorlar yük olmak istemiyorlar devlete. Devletin amacı halkını feraha ve refaha çıkarmakken kendilerinin durumunu iyi görüp olmayanlara yardım etsin diye devlete yük olmak istemiyorlar.

   Birde Bu yakadan bakalım




      Nasıl Bu hale geldik. Dış Mihrakların oyunu mu? Devletin beceriksizliği mi? uzaylılar mı?
Konu gelişir hemen lise talebesi modunda popüler arkadaşlar popülist popülist "eğitim şart" a gelir. Ancak Güçlü bir devlet için güçlü bir millet güçlü bir ekonomi gerekir.

       Hiç kimse parasını almadan bir şey yapmak istemez. Çok doğaldır katlandığınız zahmetin karşılığını görmek istersiniz. Sosyal Devlet tabirinde halk pek çok şey için para ödemez.Ücretsiz muayene olur.İşsiz kalırsa aç kalmayıp sefil olmasın diye bir ödenek verir. Ev kirasının bir kısmını karşılar hatta ücretsiz barınma sağlar.Giyecek yiyecek eğitim sağlar. Ancak Bu hizmetler alınırken hiç bir karşılık değer oluşmaz.

   Şöyle ki doktor sizi muayene eder sizden ücretini almaz ama bu ücreti devlet karşılar, Ev sahibi sizden bir ücret taleb etmez karşılığını devlet öder. Öğretmen , profesör size eğitim verir sizden bir ücret talep etmez ki zaten onunda ödeneğini devlet çıkarır.

  İşte bunları yapabilmek  için güçlü bir ekonomi gerekir. Her şeyin başı ekonomidir. Üretmektir.

Şuan dağılmış olan ekonominin ve dışa bağımlılığın sonu ancak tasarrufla gelebilir gibi. Harcama ne kadar yatırımı teşvik ediyorsa tasarrufta bir o kadar sermaye deposudur. Üretim Her şeyin başında teşvik edilmesi gerekendir.Amma velakin yerli hammadde ile yapılan üretim bittabii.. Sen gider hammadesini yurt dışından aldığın ürünü üretirsen yine bağımlı kalırsın ki bu da pek bir atılım sayılmaz.

    Devlet işleri ilişkileri birazda mahalle ortamı gibidir be güzelim bence... Ne kadar cabbar cevval atakan görünürsen o kadar arkadaşın olur. Eriklere meyvalara onlarla dalarsın hep. Büyükler seni sevmez mahallenin piçi olursun ama en fazla azar işitirsin.. Efendi çocuk olursan da hep dayak yersin. eve gelir anlatırsın en fazla sokakta anneler birbirine bağırır sonra onlar çocuk der olay kapanır ki o çocuk evde dayak yese bile hıncını bu sefer seni kıstırdığı yerde alır..Sen kendi kolluk kuvvetini madara ediyorsan ele güne rezil edip bezdiriyorsan gün gelir kendini koruyacak gücü bulamazsın.

    Hak verilmez elbet alınır ancak her bas bas bağırana bu senin bu senin hakkın diye dağıtırsan bu sefer de mülayim olanlardan tepki alırsın unutmamak lazımdır ki mülayim atın çiftesi de pek olur. 

     Bu dediklerim demokrasilerde geçerli olur. Yemişim demokrasini..nietzsche nin dediği gibi: "cahil bir toplum, özgür bırakılıp kendine seçim hakkı verilse dahi, hiçbir za...man özgür bir seçim yapamaz. sadece seçim yaptığını zanneder. cahil toplumla seçim yapmak, okuma yazma bilmeyen adama hangi kitabı okuyacağını sormak kadar ahmaklıktır! böyle bir seçimle iktidara gelenler, düzenledikleri tiyatro ile halkın egemenliğini çalan zalim ve madrabaz hainlerdir!" 

         iş yine eğitime gelir ki o da parasız olursa ancak tarafsız olur. Yoksa hocanın biri çıkar okul kurar bazı meymenetsizler belli bölümlere girmek için gereken soruların cevaplarını uçurur. hakkını yerler başkasına da yedirirler.

   ha böyle orospu çocukları yok mu ? çok...  hem de devlete nüfüz etmişler..

Artık Herkes kendi kendini kurtarma peşinde. Herkesin bahtı güzel olsun temennileri ile doğuyor. Bu sebepten kimse doğan çocuklara vatana millete hayırlı olsun demiyor

7 Ağustos 2012 Salı

Avşa Adasına Ulaşım

Sinirden kendimi öpücem başlığı altında açabiliriz bu konuyu. Nacizane ufak bir mülkümüz var efendim Avşa adasında. vakit bulabilirsek buraya kaçmaya işin gücün stresini burada atmaya çalışıyoruz. Bir denize girmeye akşamları soframızı kurup iki lafın belini kırmaya bir mangal yakıp keyif yapmaya çalışıyoruz bu koşturmaca dünyasında.Gelin görün ki bu adanın talibi çok. Gerek istanbul a 3 saat uzaklıkta mesafede oluşu gerek direk ulaşım araçlarının mevcut bulunuşu gerek doğa yapısı gerekse eğlence hayatının aktif oluşu bu adayı çok cazip hale getiriyor. Hal böyle olunca da tatil zamanları bayramlarda seyranlarda ada ağzına kadar dolu oluyor. Bizde bu sene ramazan bayramında başka tatil fırsatımız olmadığı için 17.08.2012 tarihi akşamı yola çıkalım İDO kontrolündeki deniz otobüsünde yerimizi alıp Avşa adası karasularına girelim istedik ancak bugün 08.08.2012 tarihi olmasına rağmen hiç bir seferde yer bulamadık. Bu da hali hazırda bizi İDO ya ateş püskürtmeye yetti. insan bir ek sefer yapar bir fazla gemi koyar ne biliyim. daha 10 gün önceden doluyorsa bu gemiler. bir şeyler yapılmalı yani. Alternatif olarak her gün Tekirdağ ve Silivri den arabalı vapurlar var ancak biz iş çıkışı gitmeyi düşündüğümüzden o vapurlara yetişmek mümkün olmuyor tabi. Kaldı ki aracımız olsa bile bu köprü trafiğinde 18:00 da çıkıp bu vapurların kalkış saati olan 19:00 a yetişmenin de pek bir mümkünü yok. Hayırlısı demek düşüyor artık. burada atamadığımız stresi çıkaracağımız yerin bize çok zararı dokunmaması dileğiyle hayırlısı..

3 Ağustos 2012 Cuma

Bilgisayara Format Atmak

Herkesin Derdidir. yani bilgisayar sahibi olan ve sürekli kullanan herkesin derdidir format atmak. Bir nevi yeni bir başlangıçtır hem makine hem kullanıcı için. Yavaşlayan artık monotonlaşan ilişkinizi hızlandırıp yepyeni bir yapılanma istediğidir. Ancak gelin görün ki kullanması bile bir kalifikasyon isteyen bilgisayarı teknik açıdan düzenlemesi o kadar da kolay değildir. Herkes internete giriyor olabilir ancak kablolu mu kablosuz mu bağlantı kullanıyor bilemez. Bu aşamada zaten genel kullannıcı kitlesine ve genel program yapımcıları kitlesinin hedef aldığı Windows işletim sistemi kurmak kaçınılmaz oluyor. Nedendir diye sorarsanız basit ben bilgisayarı oyun için kullanırım ve oyunların hepsi (çoğu diyelim) windows işletim sistemini kullanıyor. Peki işletim sistemleri içinde en iyisi hangisi. Windows u baz alırsak kendi aralarında ki versiyonlarında şüphesiz windows 7 ultimate.. sebep? tabi ki kolaylık.. hem kullanım hem kurulum açısından bu sistem şuan için en stabil versiyon windows içinde. bundan önce de xp vardı mesela.. herkes vista dan şikayetçi ancak xp den memnundur mesela. Windows böyle işte ağır aksak gidiyor. bir güzel işletim sistemi çıkarırken bir berbat bir yazılım ekleyiveriyor bünyesine. Sözün özü kişisel makineme bir format attım. yaklaşık 300 gb olan alanında oyun kurmak için yer kalmamıştı. Bitirdiklerimi de silmeye üşeniyordum. Çiçek gibi oldu diyebilirim. bakalım bu ne kadar idare edecek beni. çünkü daha yüklenip denenmeyi bekleyen onlarca oyun depo harddiskimde beklemede.

1 Ağustos 2012 Çarşamba

Linkedin de Bağlantılar ve mail adresi değiştirme

Öncelikle merhaba. Linkedin bildiğiniz gibi bir business network. Yani eski adı ile anmak gerekirse hamili kart yakınımdır. Eskiden bir yere iş görüşmesine gitmeden önce orada hatırı sayılır sözü geçer birinden yardım ister kartını rica ederdiniz. O da sağ olsun sizi kırmaz kartının arkasına hamili kart yakinimdir diye çiziktiriverirdi. Siz o kartla gider işlerinizi kolaylaştırır , mülakatlarınızı "falanca kişi nasıl iyi mi?" nidaları arasında bir akraba ziyareti tadında geçirir velhasıl kelam gayet geniş bir şekilde işe alınır ; olanakları "falancanın yakınıyımış ondan bu kadar rahat fısıltıları" eşliğinde kullanarak işinize gücünüze bakardınız. İşte linkedin bu mefhumun dijital piyasadaki yansımasıdır efendim. Kayıt olmak gayet kolay o kısmı atlayacağım. Ancak kayıt olurken ki adresinizi her zaman ulaşabileceğiniz uygun adres olarak seçmenizi özellikle öneririm. Velev ki seçmediniz ve hatta benim yaptığım gibi şirket mail adresini kullandınız ya da zaten 13 yaşında aldığınız için adresinizi [email protected] şeklinde aldınız daha sonra da isim soy isiminizi başkası kaptı ve sizde o mail adresini alamadınız.. E haliyle linkedin adresi açarkende bu mükemmel karizma adresle açmak durumunda kaldınız.üzülmeyin. şimdi size adım adım açılan mail adresi nasıl değiştirilir onu göstereceğim. öncelikle mail adresinize giriş yapıyorsunuz.üstte isminizin bulunduğu bölüme tıklayıp ayarlar sekmesini açıyorsunuz
Akabinde açılan sayfanın altında yer alan hesap sekmesine tıklayıp açılan yan menüden eposta adresi ekle ve şifre değiştire tıklıyorsunuz
Buradan çıkan yeni menüde istediğiniz adresi buraya ekleyip ekranda yer almasını sağlıyorsunuz.
Aşağıda çıkan mail adresine onay yolla deyip mail adresinize gelen maili onayladığınızda ekranda birincil yap diye bir seçenek beliriyor ve istediğimiz adresi birincil yapıp diğerini istersek kaldırarak işleme son veriyoruz. İşte bu kadar.